New York’a gözlemci hekim olarak davet edilen Doç. Dr. Erol Gürsoy’un ilk günü, tıp kariyerinin en unutulmaz anlarından biriyle başladı. İstanbul’dan gelen uçağın ardından elinde valizleriyle otelini arayan genç kardiyolog, kaldırımda yere yığılan bir adamı fark etti. Hiç tereddüt etmeden müdahale eden Gürsoy, kalbi durmuş adamı dakikalar süren kalp masajıyla hayata döndürdü. O kişi, şehrin finans çevrelerinde tanınan isimlerinden Lee Shulman’dı.
Koç Üniversitesi Hastanesi’nde görev yapan ve girişimsel kardiyoloji alanında uzmanlaşan Doç. Dr. Erol Gürsoy, Mount Sinai Hastanesi’ne dünya çapında saygı gören Kardiyolog Prof. Dr. Valentín Fuster’in davetiyle gitmişti. Ancak programına başlamadan sadece dakikalar önce, beklenmedik bir anda karşısına çıkan hayat kurtarma çağrısı, onun ne kadar doğru bir adreste olduğunu kanıtladı.
Tıbbın eyleme dönüştüğü an
Gürsoy’un anlatımıyla, her şey bir anda oldu:
“Valizlerim elimde, oteli ararken önümde bir adam aniden yere yığıldı. Yanına koştum, nabız yok, nefes yok. Kalp kriziydi. Hemen temel yaşam desteğine başladım. Dakikalarca kalp masajı yaptım. Tam ambulans gelmek üzereyken kalp ritmini geri kazandık, nefes almaya başladı. Sonra gözlerini açtı. Hayattaydı.”
Bir doktor için belki de binlerce simülasyonla hazırlık yapılan o an, gerçek bir caddede, gerçek bir kalp için yaşanmıştı. Gürsoy’un yalnızca hekimlik bilgisi değil, soğukkanlılığı ve refleksi de bir hayat kurtarmıştı.
Ertesi gün karşılaştığı sürpriz: “Bu müdahaleyi yapan kimdi?”
Ertesi sabah Mount Sinai Hastanesi’nde oryantasyon programına katılan Doç. Dr. Gürsoy, hasta dosyalarını incelerken bir vakada gözüne bir not çarptı:
“Hastaya bir doktorun 5 dakika boyunca kesintisiz kalp masajı yaptığı ve bu müdahaleyle hayata döndüğü gözlemlendi.”
Bahsi geçen kişinin kendisi olduğunu fark ettiğinde, olayı yaşayan hastanın ailesiyle arasında duygusal anlar yaşandı. Shulman’ın ailesi, hayatını geri kazandıran kişinin kim olduğunu henüz bilmiyordu.
Yapılan anjiyografide, Shulman’ın bir damarının yüzde 100, diğerinin yüzde 99 tıkalı olduğu ortaya çıktı. Uzmanlara göre bu koşullarda hayatta kalma ihtimali yüzde 1’in altındaydı.
İlham veren bir başlangıç
Sadece bir kalbi değil, bir yaşamı geri kazandıran Doç. Dr. Gürsoy, bu unutulmaz girişle Mount Sinai’deki görevine başladı. ABD’deki ilk gününü “bir hekimin yeminine sadakatle” hatırlayacak. Onun için artık New York, yalnızca tıbbi deneyim kazanacağı bir şehir değil; insan hayatının her yerde ve her an kurtarılabileceğine dair bir sembol.
Bir Türk doktor, bir dünya başkenti, bir hayat…
Doç. Dr. Gürsoy’un hikâyesi, yalnızca bir kurtarma hikâyesi değil. Aynı zamanda Türk hekimlerinin uluslararası tıp sahnesindeki yerini, profesyonel yetkinliğini ve insan hayatına adanmışlığını da simgeliyor.
Ve evet… Bazı kahramanlar pelerinle değil, stetoskopla gelir. Valizleriyle bir şehirden geçerken, yolda hayatı geri döndürür.