Göz sağlığı, genellikle ihmal edilen ancak yaşam kalitesini doğrudan etkileyen en önemli alanlardan biri. Göz tansiyonu olarak bilinen glokom ise bu alandaki en sinsi tehditlerden biri. Yavaş ilerleyerek uzun süre belirti vermeyen glokom, tedavi edilmediğinde kalıcı ve geri dönüşü olmayan görme kayıplarına neden olabiliyor.
İzmir Batıgöz Sağlık Grubu Çankaya Şubesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fatma Soybaş, glokomun özellikle erken evrede çoğu zaman sessiz ilerlediğini belirtiyor ve ekliyor: “Glokom tanısı çoğunlukla geç konuyor çünkü hasta hiçbir belirti hissetmeyebiliyor. Bu nedenle düzenli göz muayeneleri hastalığın erken saptanmasında hayati öneme sahip.”
Glokom nedir ve neden oluşur?
Göz tansiyonu ya da tıbbi adıyla glokom, göz içinde üretilen sıvının yeterince dışa atılamaması nedeniyle göz içi basıncının artması sonucu ortaya çıkar. Bu yüksek basınç, zamanla görme sinirine zarar vererek görüşte kayıplara yol açar. En sık görülen tipi olan açık açılı glokom, genellikle sessiz ve ağrısız ilerler, bu da tanının geç konulmasına neden olur.
Tanı sürecinde hangi yöntemler kullanılıyor?
Glokom tanısı, kapsamlı bir göz muayenesiyle konulur. Bu süreçte hem göz içi basıncı hem de görme siniri ve görme alanı detaylı şekilde değerlendirilir. Uygulanan başlıca testler şunlardır:
Tonometri: Göz içi basıncını ölçen temel testtir.
Görme Alanı Testi: Görme kaybı olup olmadığını ve görüşte daralma yaşanıp yaşanmadığını değerlendirir.
Oftalmoskopi: Optik sinirin durumu incelenir.
Pakimetri: Kornea kalınlığını ölçerek basınç değerlendirmesinin doğruluğunu artırır.
OCT (Optik Koherens Tomografi): Görme sinirinin detaylı kesitlerini bilgisayar destekli sistemle analiz eder ve sinirdeki hasarı erken evrede tespit eder.
Tüm bu testlerin birlikte değerlendirilmesi, doğru tanıya ulaşmada belirleyicidir.
Tedavide ilk adım: göz damlaları
Glokom tedavisinde ilk basamak, ilaçla göz içi basıncının düşürülmesidir. Bu amaçla kullanılan göz damlaları ya göz sıvısının üretimini azaltır ya da sıvının dışa atılmasını kolaylaştırır. Ancak bu ilaçların düzenli ve doktor kontrolünde kullanılması, tedavinin başarısını doğrudan etkiler.
İlaç tedavisiyle yeterli yanıt alınamayan durumlarda ise lazer ya da cerrahi yöntemler gündeme gelir. Tedavide temel amaç, mevcut görme seviyesini korumaktır. Çünkü glokomun neden olduğu görme kayıpları ne yazık ki geri döndürülemez.
Rutin muayeneler hayat kurtarır
Glokom, erken tanı konduğunda kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Bu nedenle risk grubunda olup olmaksızın, özellikle 40 yaş sonrası herkesin yılda en az bir kez göz muayenesi yaptırması önerilir. Erken dönemde fark edilen basınç artışı, yaşam boyu sürecek bir görme kaybının önüne geçebilir.
Göz tansiyonu, sessiz ama yıkıcı bir düşman. Onu yenmenin tek yolu, farkında olmadan ilerlemesine izin vermemek. Gözlerinizi ihmal etmeyin; her şeyin başlangıcı, basit bir göz muayenesi olabilir.
