Prof. Dr. Öztekin Oto: “Her yıl binlerce kişi aort yırtılması nedeniyle hayatını kaybediyor, ancak çoğu bu hastalığın farkında bile değil.”
Kalpten çıkan ve vücuda oksijenli kan taşıyan en büyük atardamar olan aortun yırtılması, çoğu zaman önceden belirti vermeden ortaya çıkan ve aniden ölümcül olabilen ciddi bir sağlık problemidir. Türkiye’de her yıl binlerce insan, aort diseksiyonu (aort yırtılması) nedeniyle yaşamını yitiriyor. Uzmanlara göre ise bu kayıpların çoğu, hastalığın zamanında fark edilmesi ve acil müdahale ile önlenebilir.
Aort diseksiyonu; aort damarının iç duvar tabakasının yırtılmasıyla oluşan ve kanın damar duvarının katmanları arasında ilerlemesine neden olan, acil tedavi gerektiren hayati bir durumdur. Ani göğüs ya da sırt ağrısıyla başlayabilen bu rahatsızlık, zaman kaybetmeden tanı konulmadığında ve cerrahi müdahale uygulanmadığında çok kısa sürede ölümle sonuçlanabilir.
Belirtiler hayati önem taşıyor
“Aort diseksiyonunda en tipik belirti, aniden başlayan ve genellikle göğüs, sırt ya da karın bölgesinde hissedilen, yırtıcı ve keskin karakterdeki ağrıdır. Bu ağrı bazen yer değiştirerek ilerleyebilir. Bunun yanında nefes darlığı, bayılma, baş dönmesi, soğuk terleme, halsizlik gibi belirtiler de görülebilir. Bu semptomlar özellikle yüksek tansiyon hastalarında ya da ailesinde damar hastalıkları öyküsü olan kişilerde daha dikkatle ele alınmalıdır.”
Hızlı müdahale hayat kurtarıyor
Aort yırtılması, ne yazık ki çoğu zaman hasta ve yakınları tarafından başka sağlık sorunlarıyla karıştırılabiliyor. Bu da tanı ve tedavide yaşanan gecikmelerle birlikte ölüm riskini ciddi şekilde artırıyor. Prof. Dr. Öztekin Oto, hastalığın erken teşhisinin önemine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Aort yırtılmasında saniyeler bile çok kıymetlidir. Bu nedenle özellikle göğüs ve sırt ağrısı şikayetleri asla hafife alınmamalı ve en yakın sağlık kuruluşuna acilen başvurulmalıdır. Aort diseksiyonlarının tedavisinde cerrahi müdahale hayat kurtarıcıdır. Doğru ekip, zamanında müdahale ve uygun hastane koşullarıyla ölüm oranları ciddi şekilde azaltılabilir.”
Risk faktörlerine dikkat
Aort yırtılmasına neden olabilecek başlıca risk faktörleri arasında yüksek tansiyon (hipertansiyon), damar sertliği, şeker hastalığı, sigara kullanımı ve bazı genetik yatkınlıklar bulunuyor. Prof. Dr. Oto, doğuştan gelen damar yapısı bozukluklarının da dikkate alınması gerektiğini belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Bazı bireylerde aort kapağı iki yaprakçıktan oluşur ve bu da zamanla aortun genişlemesine, balonlaşmasına neden olabilir. Bu bireyler için genetik faktörlerin yanı sıra düzenli kalp damar kontrolleri büyük önem taşır. Risk taşıyan bireyler yıllık tarama programlarına dahil edilmeli, damar yapısı periyodik olarak değerlendirilmelidir.”
Toplumda farkındalık şart
Aort yırtılmasının önlenebilir bir hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Öztekin Oto, toplum genelinde bilinç düzeyinin artırılmasının hayati önem taşıdığını vurguladı:
“Sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesi, düzenli tansiyon takibi, sigaranın bırakılması, fiziksel aktivitenin artırılması ve sağlıklı beslenme, riskleri azaltmanın temel yollarıdır. Ancak en önemlisi, göğüs ağrısı gibi belirtilerin göz ardı edilmemesidir. Bu konuda toplumu bilinçlendirmek, teşhis ve tedaviye erken erişimi sağlamak kadar değerlidir.”
Hayat kurtaran bilgi
Unutulmamalı ki, ani başlayan ve dinlenmekle geçmeyen bir sırt ya da göğüs ağrısı, kalp krizi kadar aort yırtılmasının da habercisi olabilir. Bu gibi durumlarda zaman kaybetmeden 112 acil çağrı hattı aranmalı ya da en yakın hastaneye başvurulmalıdır. Erken müdahale, hayat kurtarır.