Dijital radyografi, diş sağlığı alanında tanı ve tedavi süreçlerinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Sadece çürük tespitinde değil, kemik yapısının, diş eti dokularının ve çene ekleminin detaylı incelenmesinde de radyografik görüntüleme yöntemleri tercih ediliyor. Üsküdar Üniversitesi Diş Hastanesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Baki Meşe, modern radyografi sistemlerinin sunduğu avantajları ve kullanım alanlarını anlattı.
Radyografik görüntüleme, gözle görülmeyeni ortaya çıkarıyor
Radyografinin sadece yüzeyde görülebilen sorunları değil, gözle tespit edilemeyen pek çok durumu da gün yüzüne çıkardığını belirten Dr. Meşe, “Gömülü dişler, kistler, tümörler ve çene eklemi bozuklukları gibi problemler radyografi sayesinde erken dönemde fark edilebilir. Bu da hem tanı doğruluğunu hem de tedavi başarısını artırır” dedi.
Erken teşhis ve etkili tedavi planı için vazgeçilmez
Dr. Meşe, radyografinin, diş çürüklerinin yanı sıra kök kanalı tedavisine ihtiyaç duyulan durumların belirlenmesinde, diş eti hastalıklarının tanısında, travma sonrası oluşan hasarın değerlendirilmesinde ve enfeksiyonların tespitinde sıklıkla kullanıldığını belirtti. Özellikle çürüklerin, kistlerin ve tümörlerin erken teşhisinde radyografik değerlendirme büyük önem taşıyor.
Her görüntüleme türü, farklı bir amaca hizmet ediyor
Diş hekimliğinde kullanılan radyografi türlerinin birbirinden farklı amaçlara yönelik olduğunu vurgulayan Dr. Meşe, şu bilgileri paylaştı:
-
Periapikal radyografi: Dişin kök ucu ve çevresindeki kemik dokunun incelenmesinde kullanılır.
-
Bitewing radyografi: Özellikle arka dişler arasındaki çürükleri saptamak için tercih edilir.
-
Panoramik radyografi: Tüm çene yapısı ve dişlerin genel durumunu tek karede gösterir.
-
Sefalometrik radyografi: Ortodontik tedavilerde çene ve diş konumlarını değerlendirmede kullanılır.
-
CBCT (3D Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi): İmplant planlaması, kemik yapısının analizi ve karmaşık vakaların üç boyutlu görüntülenmesinde öne çıkar.
Dijital sistemler, çevre dostu ve güvenli bir yaklaşım sunuyor
Geleneksel film tabanlı radyografi sistemlerine kıyasla dijital radyografinin pek çok avantaj sunduğunu ifade eden Meşe, “Dijital radyografi ile hastalar daha düşük doz radyasyona maruz kalır. Görüntüler anında elde edilir, arşivlenebilir, paylaşılabilir ve görüntü kalitesi dijital ortamda iyileştirilebilir. Ayrıca, kimyasal film banyo süreci ortadan kalktığı için çevresel etkiler minimuma iner” diye konuştu.
Düşük dozla yüksek güvenlik
Diş radyografisiyle ilgili en yaygın yanlış inanışın, yüksek radyasyon maruziyeti olduğuna dikkat çeken Dr. Meşe, modern sistemlerde bu riskin en aza indirildiğini vurguladı: “Dijital radyografi cihazları oldukça düşük dozda radyasyonla çalışır. Diş hekimleri yalnızca gerekli durumlarda görüntüleme isteyerek hastayı gereksiz radyasyondan korur.”
Teşhisten tedaviye her aşamada yol gösterici
Radyografinin sadece çürükleri değil; diş eti hastalıklarını, çene kemiği anomalilerini, gömülü dişleri ve çene eklemi sorunlarını da teşhis etmekte önemli rol oynadığını söyleyen Meşe, sözlerini şöyle tamamladı:
“Diş radyografisi, yalnızca bir teşhis aracı değil, aynı zamanda tedavi sürecinin her adımında rehberlik eden güvenilir bir yardımcıdır. Günümüzde radyografi olmadan etkili bir diş tedavisinden söz etmek neredeyse mümkün değil.”
Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.62161