“Astım, doğru yöntemler izlendiği takdirde tedavi edilebilir bir hastalıktır”
GSK Türkiye Solunum Bilimsel Danışmanı Prof. Dr. Tunçalp Demir ile ülkemizde son dönemde görülme sıklığı artan astım hastalığı hakkında konuştuk…
Prof. Dr. Tunçalp Demir, “Astım, doğru yöntemler izlendiği takdirde tedavi edilebilir bir hastalıktır” dedi.
- Astım hastalığının temel belirtileri nelerdir?
Astım genellikle çeşitli hücre ve mediatörün rol aldığı kronik hava yolu inflamasyonu ve hava yolu aşırı duyarlılığı ile ilişkili kronik bir hastalıktır. Astımın en önemli semptomları hışıltı, nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışıklık hissi semptomları ve bu semptomların varlığı, sıklığı ve/veya yoğunluğunun aynı hastada zaman içinde değişken olması şeklinde sıralanabilir. - Astım teşhisinde en önemli rol kime düşüyor? Hastaları teşhis aşamasında neler bekliyor?
Astımın teşhisi öncelikli olarak bireylerin kendini tanımasından ve kendilerinde oluşan veya artan semptomları dikkate almasından geçiyor. Eğer hastalar nefes darlığı, öksürük ve hırıltı şikayetlerinden biri veya birkaçını birlikte görüyorsa; sigara dumanı, toz, koku ve stres gibi uyaranlarda nefes darlığı hissediyor ya da öksürüyorsa bu belirtilerin göz ardı edilmemesi gerekir. Erken tanı astım hastalığının ilerlemesine mahal vermeden hastaların semptomlarının kontrol altına alınmasını sağladığından, bu belirtileri taşıyan kişilerin mutlaka bir uzmana danışması gerekir. - Astım tedavisi mümkün olan bir hastalık mıdır?
Kronik bir hastalık olması sebebiyle, astımın tedavisi olmayan hastalıklar kategorisinde görülmesi büyük bir yanılgıdır. Astım, doğru yöntemler izlendiği takdirde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak tedavinin esas aldığı asıl amaç hastalığı tamamen ortadan kaldırmak yerine belirtilerin kontrol altına alınarak, hastanın yaşam kalitesinin artırılmasıdır. Bu nedenle bu hastalığın tedavisinde şikâyetlerin ortadan kaldırılması ve solunum fonksiyonlarının en iyi düzeye ulaşması, birincil hedeflerdendir. Uygun ilaç tedavisine yanıt veren belirtiler, doğru dozda ilaç kullanımı ile kontrol altına alınabilmektedir. Düzenli doktor kontrolü, doğru ilaç kullanımı, hastalık konusundaki farkındalık doğrultusunda astım hastaları günlük hayatta istediği aktiviteleri yapabilir. - Astım alevlenmesi nedir? Neden olur?
Astım alevlenmesi hastanın her zamanki durumuna göre semptomlarında ve solunum fonksiyonlarında akut kötüleşme olarak tanımlanabilir. Hatta, bazı hastalarda astım ilk alevlenme ile ortaya çıkabilir. Astım atağında havayollarındaki inflamasyona bağlı olarak gelişen bronş, aşırı duyarlılık zemininde araya giren tetikleyicilerin sonucunda havayolları normal kişilere göre daha abartılı yanıt verir ve bronşlar daralır. Astım alevlenmesi, astımlı bir hastada ilerleyen nefes darlığı, öksürük, hışıltı veya göğüste baskı hissi yakınmalarının ortaya çıkışı ve bu semptomlara solunum fonksiyon testi (SFT) bozukluklarının eşlik etmesi olarak tanımlanır. Solunum fonksiyon testi bozuklukları alevlenme varlığı ve ciddiyetinin en objektif göstergesidir. Bu alevlenmelerin tanısı ise, hasta öyküsü ve doktor muayenesiyle konulur.
Astım alevlenmesinin nedenini iki ana başlık altında inceleyebiliriz: tetikleyicilere maruz kalınması ve kullanılan antiinflamatuvar tedavinin yetersiz kalması.
Viral enfeksiyonlar, alerjenler, ilaçlar, egzersiz, soğuk hava ve duygusal faktörler başlıca tetikleyicilerdir. Aspirin, diğer nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar ve beta-blokerler ise astım atağını tetikleyen ilaçlar içinde en sık karşılaşılanlardandır.
- Kış döneminde astım hastaları için ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Soğuk hava bazı astım hastalarının semptomlarında kötüleşmeye sebep olabiliyor. Bunun en önemli sebebi kış aylarında astım tetikleyici birçok etken görülmesi. Bu etkenler: nezle ve grip hastalıklarının bu mevsimde sıklaşması, solunum yolu enfeksiyonları, nemli ve küflü ortamlar, merkezi ısıtma, açık ateş ve odun ateşiyle ısınan ortamlar olarak sıralanabilir. Bu etkenlere maruz kalan astım hastalarında alevlenmenin önüne geçmek adına öncelikle tedavilerine eksiksiz uyum göstermeleri; bunun yanında soğuk havalarda sıkı giyinmeleri, hijyenlerine maksimum özen göstermelerini öneriyoruz. - Astım hakkında yapılan güncel araştırmalardan bahsedebilir misiniz?
Son dönemde yapılan bir araştırmadan bahsetmem gerekirse; Proaktif Düzenli Dozlama (PRD) çalışması, astım yönetimine ilişkin öngörüleri ve gerçek yaşam koşullarındaki klinik deneyimleri online bir anket aracılığıyla bir araya getirmiştir. Toplam 5 ülkede 1650 astım hastasıyla ve yüzde 28’i solunum uzmanlarından oluşan 1080 hekimle gerçekleştirilen ankette hekimlerin yüzde 71’e yakınının orta ila şiddetli astımı olan hastalar için en çok tercih edilen başlangıç tedavi rejimi olarak Proaktif Düzenli Dozlama tedavisini uygun gördüğü bilgisi kaydedilmiştir. Hekimlerin yüzde 44’ü ise, baktıkları astım hastaları için semptom kontrolünü alevlenmelerin azaltılmasına kıyasla en önemli tedavi hedefi olarak önceliklendirmiştir. - Türkiye’de astımın görülme sıklığı nedir? Ülkemizi dünya ile kıyaslayacak olursak bulunduğumuz noktayı nasıl yorumlamalıyız?
Astımın ülkemizde görülme sıklığı giderek artıyor. Yapılan son çalışmalar Türkiye’de 4 milyonun üzerinde astım hastası bulunduğuna, yani hastalığın her 100 kişiden beşinde görüldüğüne işaret ediyor. Astım kontrolü ise, dünya genelinde yeterli düzeyi yakalayamadığından hastaların büyük bir bölümü kontrolsüz astıma sahip. Ne yazık ki, bu durum ülkemiz için de geçerliliğini koruyor. Türkiye’deki astım hastalarına baktığımızda ülkemizdeki her üç astımlıdan yalnızca birinin hastalığının kontrol altında olduğunu söylemek mümkün.