Bütün canlıların biyolojik özellikleri ve işlevleri yönünden erişkin konumuna ulaştıktan sonra ölüme kadar geçen zaman diliminde geçirdikleri değişim ve dönüşüm sürecini “yaşlılık” olarak adlandırıyoruz.
Yaşlanma sürecinde önemli bireysel farklılıklar olabilir. Yaşlılığın sadece kronolojik yaş ile değerlendirilmemesi gerekir. Yaşlanma sürecini etkileyen bireysel farklılıkların olması yaşlılığa bireysel ve biyolojik yaşlanma boyutlarını getirmiştir. Yaşlanma ise devam eden bir süreçtir. Bazı insanlar diğerlerinden daha yavaş yaşlanır. Yaşlanma %30 genetik %70 çevresel etkenler tarafından oluşmaktadır.
Ailesel kalıtım ne kadar iyi olursa olsun, düzgün beslenme ve yeterli egzersiz yapılmıyorsa, yaşlanma sürecinde sorunlarla sıklıkla karşılaşılır. Sağlıklı yaşlanma için, kronolojik yaş değiştirilemez bir etken olduğuna göre, biyolojik yaşı belirleyen kronik hastalıklar (şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp yetmezliği vb.), yaşam şekli, günlük aktivite ve beslenme biyolojik yaşlanmayı etkileyen en önemli faktörler olarak kabul edilmektedir.
Yaşam süresinin uzaması, bilinçli nüfus artış politikalarının izlenmesi gibi nedenlerle dünya nüfusunda yaşlılık oranı hızla artmaktadır. Dünya nüfusunun %14’ünü 65 yaş ve üzeri olan popülasyon oluşturmaktadır. Genç bir nüfusa sahip olan ülkemiz için de bu gerçek kendini hissettirmeye başlamıştır.Türkiye’de 31 Aralık 2011 verilerine göre; 65 yaş ve üzerinde 5.490.715 kişi bulunmaktadır.
Bu sayı ülkemiz nüfusunun %7,3’üne karşılık gelir. Dünyadaki %14 oranını düşünüldüğünde ülkemiz de gelecek 10 yılda büyük bir yaşlı popülasyonu ile karşı karşıya bulunmaktadır.
Artan yaşlı nüfus göz önüne alındığında ülkemizde iyi planlamalar yapılmadığı ve önlemler alınmadığı takdirde sosyal güvenlik sistemimizde büyük problemler yaşanılacağı kaçınılmazdır.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu alanda ciddi çalışmaların yapılması, yaşlılık kavramının ve yaşlılık sorunsalının çözüm yollarının geliştirilmesi için bireylerin bilinçlendirilmesi, yaşlıların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacıyla uzmanlaşmış sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve sağlık kuruluşları birlikte sosyal politikalar üretilmesi ve bunların etkin bir şekilde uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.
Tüm bu öneriler yaşlılık dönemini beklemeden, sağlıklı genç kalabilmek için de erken yaşlardan itibaren uygulandığında, biyolojik yaşlanmanın seyrini değiştirecek ve ilerleyen yaşlarda daha konforlu bir yaşama sahip olunabilecektir.
16 Nisan 2001 yılında kurulan Türk Geriatri Vakfı (TÜGEV), öncelikle YAŞLI toplumun giderek büyüyen sağlık ve sosyal sorunlarını profesyonel kişiler tarafından tıbbi, bilimsel araştırma ve uygulamalar yaparak irdelemek, çözüme ulaştırmaya çalışmak, 65 yaş ve üzeri nüfusa sağlık yardımı yapmak üzere hastaneler, dinlenebilecekleri ve yaşamlarını güven ve huzurla sürdürebilecekleri bakım ve huzur evleri, dinlenme ve rehabilitasyon merkezleri kurmak, imkanları olmayanlar için her türlü desteği sağlayarak, başta YAŞLILAR olmak üzere toplumun daha sağlıklı yaşaması ve YAŞLANMASI’ nı sağlamak amacıyla kurulmuş çoğunluğunu hekimlerin oluşturduğu gönüllüler birliğidir.
TÜGEV kuruluşundan bu yana yurt içinden ve dışından geniş katılımlarla 10 ulusal ve 3 uluslararası kongre ve 20 sempozyum düzenlemiş, Ankara ili içinde bulunan “HUZUREVLERİ” inde sağlık taramaları yapmıştır. Yurdumuzda yaşlanma konusunda birçok aydınlatıcı broşür – kitaplar hazırlayarak vatandaşlarımıza yaşlılık kavramını ve başarılı yaşlanmayı tanıtmayı sürdürmektedir.
Türk Geriatri Vakfı olarak tüm yaşlılarımızın “18-24 Mart yaşlılar haftası”nı kutlar, her zaman yanınızda olduğumuzu, olacağımızı bilmenizi hatırlatarak, sağlıklı, mutlu, huzurlu yıllar sürmenizi diliyoruz.